Araştırma şirketleri verilerine göre yüzde 99’u Müslüman olan
halkımızın evlerinde muhakkak Kur’an-ı
Kerim bulunuyor ama onu okuma oranı yüzde 10’u bulmuyor. Anadilindeki
anlamını okuma merakı ise yerlerde sürünüyor. Zaten bu okumamazlık, Mehdi’nin ve Hz.İsa’nın yeryüzüne tekrar ineceğiyle ilgili kanaatlerin yüzde 70’lere yakın çıkmasından belli.
Oldukça azınlıkta kalan Türkçe anlam / meal meraklıları içinse kronik bir sorun var: Kur’an çevirilerinin indiriliş / nüzul
sırasına göre yapılmaması. Peygamberimiz’e inen ilk âyet Oku! / İkra!
Yaratan Rabb’inin adıyla oku, Allah rızası için oku. Oku diye başlayan
bir dinin okumayan pek bi Müslüman mensuplarıyız vesselam.
Kuran’ın ilk
sûresi Allah’ın Elçisi’ne Hira
Dağı’ndaki mağarada inen o ilk
vahiyle sabit âyetleri kapsayan Alâk
Sûresi olması gerekirken çok sonradan hatta Hicret’ten bile 2 yıl sonra
inen ve en uzun sûre olan Bakara ile başlar Kitabımız (Fâtiha’yı saymazsak). Acaba diyorum,
okumayanlar için bu da bir destek unsuru mudur?
Bakara Sûresi’nin
adı ilginçtir; sığır yada inek demektir ve özü Hz. Musa ile kavminin bir sığır kurbanı
üzerinden imtihana çekilişiyle ilgilidir. Sûre 286 âyettir; Medine dönemi
olduğu için Medenî âyetler olarak da
adlandırılan bu kutsî sözlerden bir tanesi ise (281’nci âyet) ise Mekke dönemi
/ Mekkî âyetlerdendir.
Allah’ın sözleri
- ilahi hitabı her zamanı ve her insanı kapsar. Özellikle de inançlarını hayat
mücadelelerinin önemli bir tarafına koyma iddiasında bulunanları.
41’nci âyetteki “Âyetlerimi değişmeyin birkaç banknota.. Ve sakının
artık benden!” hitabı insanı titretecek türden.
42’nci âyet “Doğruyla yanlışı değiştirmeyin. Ve
bildiğiniz halde doğruluğu engellemeyin.” buyuruyor, net bir şekilde
içimizdekileri uyarıyor.
44’ncü âyet “İnsanlara iyiliği emrediyor da kendinizi es
geçiyorsunuz. Hâlbuki Kitap’tan haberdarsınız. Akletmez misiniz?” diyor
bizim çelişkili Müslümanlarımıza. Hatta bunu hâl diline “Hoca’nın dediğini yap, yaptığını yapma!” diye çeviriyorlar.
62’nci âyet ise Cennet’in kapısında Molla Kasım türünden
bekçilik yapmaya heveslilere gelsin: “Gerçek şu ki inananlar ve Yahudiler-Hıristiyanlar-Sabiîlerden
kim Allah’a ve Âhiret Günü’ne inanır ve iyi işler yaparsa tümünün Allah
nezdinde ödülleri vardır; onlara korku da yok, hüsran da..”
75’nci âyetin uyarısı kime: “Size inanacaklarını mı
umuyorsunuz? Bunlardan bir parti vardı ki Allah’ın sözünü sonradan bilerek ve
düşünerek tahrif ederlerdi.”
Ya 78: “Bunlardan câhil olanlar Kitab’ı bilmezler
ve kuruntulu bir zan içindedirler.”
Ya da 79: “Yazıklar olsun eliyle kitap yazıp sonra da
‘Bu Allah indindendir’ diyenlere! Yazıklar olsun onların yazdıklarına,
kazandıklarına yazıklar olsun!”
Ve 80: “Ve dediler ki ‘Cehennem ateşi birkaç gün
hariç bize değmez’. De ki Allah’la ahit mi yaptınız?! Allah sözünden asla
caymaz diye Allah’a iş mi öğretiyorsunuz?!”
Bakara Sûresi’nin Suriye
çağrışımlarını bir sonraki yazıya bırakarak 83’ncü âyette İsraioğulları’ndan
İMANIN 6 ŞARTI gibi alınan sözlerle bitirelim: “Allah’tan başkasına tapmayın.
Anne-babaya ihsanda bulunun. Ve yakınınızdakilere, yetimlere, yoksullara iyilik
yapın. İnsanlara güzel söz söyleyin. Namazı kılın / Salâtı ikame edin / Dayanışmayı
sağlayın /. Zekâtı verin / Paylaşın.”