Bilindiği
üzere sendikaların üye sayıları her yıl Mayıs ayının on beşinde memur maaşlarında
yapılan kesintilere göre belirlenmektedir. Bir sendikadan ayrılıp bir başka
sendikaya üye yazılmak için bir aylık bekleme süresi vardır. Aday öğretmenlerin
neredeyse yüzde doksanı kendisini EBS ne üye olmak zorundaymış gibi
görmektedir. Adaylığı kalktığı tarihten itibaren yavaş yavaş tercihini
değiştirmeye başlayan çok sayıda öğretmen vardır.
Bu gerçeklikten
hareketle Bakanlığın Müsteşar Yardımcısı Muhterem Kurt, "Öğretmen
adaylarımızın 8 Nisan`da sözlü sınavları tamamlanacak, 11 Nisan`da mülakat sonuçları
açıklanacak” demişti. Fakat şimdi görüyoruz ki sonuçların açıklanması ileri bir
tarihe ertelenmiş. Yani aday öğretmen sendikasından istifa etse bile Mayıs
ayındaki sayımda mevcut sendikada görünecektir. Eğer denildiği gibi 11 Nisan da
sınav sonuçları açıklanmış olsaydı on dört Nisan a kadar az sayıda da olsa
öğretmenin tercihi değişebilirdi. Neden tercihler daha önce veya şimdi
değişmiyor, diye bir soru sorulabilir. Elbette bizde bu durumda olan
öğretmenlere aynı soruyu yöneltiyoruz. Yüzlerinde ki ürkekliği görüyor ve
boşuna sorduğumuzu anlıyoruz. Esasında bu sorunun muhatabı güzelim ülkemde
korku tohumları saçanlardır, bizler değiliz.
Devletin gücü sivil
toplumlardan birinin lehine işlerse orada güçler dengesinden bahsetmek abesle
iştigaldir. Hatta hukuk sistemimize teminat altına alınmış sendikal örgütlenme
de aynı şekilde ciddiyetten uzak bir şekilde seyreder. Buna rağmen her türlü
zorluğu dikkate alarak hak mücadelesi veren öteki görülen tüm sivil toplum
kuruluşları gerçekten kutlamak gerekir.
Konuştuğumuz her bürokrat ki bunlardan biri de İstanbul İl Milli
Eğitim Müdürüdür. “Her hükümet rengini devlete yansıtmak ister” düşüncesini
dile getirmekteler. Hükümetin rengini devlete yansıtmasıyla sendikanın tamamen
devleti kendi rengine bürümesi arasında büyük bir fark vardır. Fakat İl
Müdürünün hakkını teslim edelim ki ilaveten “Ben ilçe Müdürlerime işinize
sendikaları, dernekleri ve vakıflara müdahale ettirmeyin devlet kendi işleyişi
vardır bundan sapmayın dedim” söylemi takdir edilecek bir bakıştır. Umarım
gereğini yapar. İşte bugüne kadar uygulamalar bu yönde olmadığı için her
uygulamada bir bit yeniği aramak durumunda kalıyoruz.
Şeytana avukatlık
yapmıyor ve niyet okumuyoruz. Öyle sanıyorum ki mülakat sonuçlarını on sekiz
nisanda açıklayacağız diyerek aday öğretmenin korkarak üye olduğu sendikadan ayrılmasına
engel olmak istemişlerdir. Çünkü bugüne kadar sürekli EBS den yana nalıncı
keseri görevi gören Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının bunu düşüne
bilecekleri yönünde ciddi kaygılarımız vardır.
Pek yakın bir tarihte
Eğitim Bir Sen Genel Başkanının idareci atama yönetmeliğine müdahale ettiği ve
bakanlık bürokratlarının bu müdahaleye uyarak isteklerini yerine getirdiği ve
bundan dolayı Genel Başkan Ali Yalçın’ın şükran ve teşekkürlerini sunduğu
hepimizin malumudur. Bu durum ilk değil son da olmayacaktır. Sinekten yağ
çıksın, helal haram fark etmez anlayışıyla meseleye bakanların bu konuya
müdahil olmayacaklarını garantisi yoktur. Kaldı ki aday öğretmen mülakatları
neden Nisan ayında yapılıyor bunun gerekçesi nedir? Bize göre hiçbir anlamı
olmayacağı gibi üstelik zaman israfıdır. Ders yoğunluğunun azaldığı karne
haftası yani Ocak ayının son haftası pekala mülakat yapılabilir. Böylece
öğretmen ikinci yarıya başlarken aday öğretmenliğinin bitmesiyle daha yüksek
bir moralle mesleğini sürdürebilir.
Sonuç olarak aday
öğretmenlerin mülakat sonuçları derhal açıklanmalı ve bu kardeşlerimize daha
fazla işkence edilmemelidir.