Türkiye
Dil ve Edebiyat Derneği’nin 2.İstişare Toplantısı için Ülkemizin nadide
şehirlerinden biri olan Sivas’taydık. Onur Konuğumuz Milli Eğitim Bakanı İsmet
Yılmaz’dı. Toplantımızı gerçekleştirdikten sonra tarihi şehri gezme fırsatını
yakaladık.
“Saygıdeğer,
yüce” anlamına gelir Sivas’ın adı. İmparatora ithaf edilerek bu isim
verilmiştir Sivas’a. İpekyolu üzerinde bulunması sebebiyle önemli bir konaklama
ve ticaret şehri olan Sivas başta Evliya çelebi olmak üzere pek çok seyyahın
uğrak yeri olmuştur. Malazgirt Zaferi ile Türklerin egemenliğine giren,
Selçuklular döneminde mimarinin zirvesine ulaşan Sivas, “Da’rül-âlâ” yani
Yücelik beldesi unvanına erişmiştir. Kenti İç Anadolu iklimine bağlayan
Kızılırmak havzası, Karadeniz iklimine bağlayan Yeşilırmak havzası ve Doğu
Anadolu iklimine bağlayan Fırat Havzası ile Üç vadi arasında bulunan Sivas, üç
farklı kültür ile karşılar bizi. Kendine has bir iklim özelliğine sahip şehir, çevre
illere göre daha yüksek oluşu, kuzey rüzgârlarına açık oluşu, engebeli bir
yapıya sahip oluşu, yıl içinde değişen basınç farkı, il topraklarının farklı coğrafi
bölgelerde yer alması sebepleri ile mikro klima iklim bölgesi gibidir.
Kösedağ
savaşından Timur istilasına, yerel isyanlardan Milli mücadele yıllarına kadar tarih
boyunca çeşitli istilalara maruz kalan şehir, konumu itibarı ile her seferinde
yeniden inşa edilmiş ve önemini artırmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’ne
başkentlik yaparak büyük bir medeniyeti bağrında barındıran Sivas, farklı
coğrafi ve tabii güzellikleriyle de adeta Türkiye’nin bir özeti gibidir.
İnsanlık
tarihi kadar eski bir yerleşim yeri olan, kültürümüzün önemli havzalarından
biri ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan şehrin sokaklarında gezerken
tarihten sesler duyarsınız. Simetrik yapısıyla, kemerleriyle, silme başlıklı
sütunlarıyla, saçaklarıyla ve Milli Mimarlık özellikleriyle Hükümet konağı karşılar
sizi şehrin içinde. Nice olaylara tanıklık etmişçesine mağrur bir duruşu vardır
onun. Şehrin sahibi gibi hisseder kendini. Ne de olsa yed-i eminlere ev
sahipliği yapmıştır. Mağrurluğu bundan olsa gerek. Karşısındaki Jandarma
binasının da ondan aşağı kalır yanı yoktur hani. Hükümet Konağından yaklaşık on
dört yıl sonra, tamamen kesme taştan yapılan bina Hükümet Konağına nazire yapar
tarzda durmaktadır.
Tarihe
tanıklık yapar Buruciye Medresesi. Anadolu
Selçuklu medreselerinin en önemli örneklerinden biridir. Yıldızları seyredersiniz
avlusunda. Fizik, kimya ve astronomi ilminin temelleri vardır temellerinde.
Batıyı yalanlarcasına haykırır yivli kulelerinden göğe doğru.
Anadolu’nun
en yüksek taç kapısına sahip görkemli ön cephesiyle Sivas’ın sembolü olmuş,
Anadolu’da yapılmış en abidevi medreselerinden biri, Dârü’l hadis adıyla da
bilinen Çifte Minareli Medrese, tek kalan ön cephesiyle mimariye ve zamana
meydan okur. Bu kapı ilme susayanlara açılmıştır yıllar boyunca ve Anadolu’yu
aydınlatan âlimleri yolcu etmiştir.
Anadolu’daki
Selçuklu Tıp tarihini en kalıcı bir şekilde bize anlatan eser Şifaiye Medresesi
ve Daruşşifasıdır. Eser inanç sistemimiz içindeki tıp ilminin önemini vurgular.
Taç
kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerden dolayı
Gök Medrese adını alan yapı, sağda mescidi, solda ise Dar-ül Hadis bölümü ile
mimarimizin en nadide eserlerinden bir duruşla zamana direnir. İlim ve irfanın
kaynağı olduğu her haliyle bellidir.
Anadolu’nun
en eski camilerinden biri olan Ulu Camii ve Haziresi ise yaşayanlara ibadet
alanı olduğu gibi vefat etmiş birçok kişiye de ev sahipliği yapar. Abdülvahabi
Gazi Mezarlığı ve Türbesi bir devrin hikâyesini anlatır size. Divriği Ulu Camii
ve Darüşşifası taşın kitap gibi işlendiği bir abidedir karşımızda. Kangal
Balıklı Kaplıca şifa olur bedeninizdeki hastalıklara.
Onuncusu
düzenlenen “Buruciye Şiir Akşamları” nda şiirin zirvesine ulaşırken, bize bu
güzellikleri yaşatan dostlarımıza, Sivas Valisi Davut Gül’e, TDED Genel
Başkanı, İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem’e, Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın’a,
Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem’e, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Âlim Yıldız’a, TDED Sivas Şube Başkanı Alper Duran’a, Otel Genel
Müdürü Selçuk Kuzu’ya ve bu
organizasyondan sorumlu TDED Yönetim Kurulu Üyemiz Selim Efe’ye teşekkür
ediyoruz.
Tarihimize
ve kültürümüze sahip çıkmamız ümidiyle.